21 Mart 2016 Pazartesi

Vergi Suçlarında Savunma




Sizi aklayacak ağır hapis ve vergi cezalarından kurtaracak çok yeni bir Yargıtay veya Danıştay kararı olabilir.
Yargıtay ve Danıştay İçtihatlarını yakından takip ediyoruz.
Uzman kadrolarımız ile birlikte hizmet veriyoruz
Kadromuzda; Ceza Hukuku Avukatları, Vergi Hukuku Avukatları, Mali Müşavirler ve YMM’ler birlikte çalışmaktadır..


Vergi Suçlarında Savunma
Suç ve cezalarda Anayasa ve uluslararası sözleşmelerde yer alan evrensel kurallar ve TCK’nın genel hükümleri esastır.
Vergi suçlarında failin belirlenmesi, suçun tanımı, maddi unsurları, suç, fail ve maddi deliller arasındaki ilişkiyi tayin ederken ceza hukukunun temel kurallarını gözönünde bulundurmak zorundayız.
CEZALARIN ŞAHSİLİĞİ
213 sayılı V.U.K’nun 359 uncu maddesinde düzenlenen suçlar şekli suçlar değildir. Sadece şirket temsilcisi olmak vergi suçunun faili olmak için yeterli değildir. Fiil ile fail arasında illiyet bağı şarttır.  Buna ceza hukukunda cezaların şahsiliği diyoruz.
Ne yazık ki vergi müfettişleri vergi suçu raporlarını düzenlerken failin tespiti için şirket yöneticisi olmayı yeterli görmektedirler. Vergi müfettişlerinin bu yaklaşımı birçok masum insanın hukuksuz olarak mahkûmiyetine neden olmaktadır.
KAST
TCK’nu kast olmadan suç oluşmaz demektedir. Vergi müfettişleri suçun oluşumu için sahte faturanın varlığını yeterli saymakta, suç raporlarında suçun manevi unsuru olarak kasttan söz edilmekte ancak çoğu kez kastın varlığını kesin olarak kanıtlayacak yeterli maddi delil sunulmamaktadır.
KUŞKUDAN SANIK YARARLANIR
Kuşkudan sanık yararlanır ilkesi evrensel bir ceza hukuku ilkesi olmasına, anayasa ve uluslararası sözleşmelerde yer almasına, Yargıtay’ın müstakar kararlarından olmasına rağmen 1. Derece mahkemelerinin çoğu uygulamada bu kuralı gözetmemektedir.
Mahkeme kararlarının % 80 i bozuluyor
Vergi suçları ile ilgili 1. Derece mahkemelerinin verdiği kararların % 80 nini Yargıtay bozmaktadır.
Hapis cezası içeren vergi suçlarında avukatın etkili bir savunma yapabilmesi için vergi hukukunu bilmesi ve ceza avukatı olması şarttır.
 Bize gelen vergi suçu davalarının çoğu avukat ve mali müşavirlerden gelmektedir.
 

18 Mart 2016 Cuma

Takdir Komisyonlarının katma değer vergisi indirim reddi yetkisi yoktur

9. Daire         2014/4977 E.  ,  2014/4573 K.
  • SAHTE FATURA,
  • KATMA DEĞER VERGISI,
  • TAKDIR KOMISYONU,
  • VERGI ZIYAI CEZASI,
  • CEZALI TARHIYAT

"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.
Özeti : İdarenin vergi inceleme yetkisini kullanması gerekirken bu yol işletilmeksizin takdir komisyonu kararı uyarınca indirimlerin reddedilmesinde hukuki isabet bulunmadığı hakkında.

Temyiz İsteminde Bulunan : Marmara Kurumlar Vergi
Dairesi Müdürlüğü
Vekili              : Av. …
Karşı Taraf      : … Gıda Mamulleri Tic. ve San. A.Ş.
İstemin Özeti  : Davacı adına, bir kısım alış faturasının sahte olduğundan bahisle takdir komisyonu kararına dayanılarak 2006/Eylül, Ekim dönemleri için re'sen tarh edilen  katma değer vergisi ile kesilen vergi ziyaı cezasının kaldırılması  istemiyle açılan davayı kabul eden  İstanbul 3. Vergi Mahkemesi'nin 19/12/2013 tarih ve E:2013/455, K:2013/3140 sayılı kararının; dilekçede ileri sürülen sebeplerle bozulması istenilmektedir.
Cevabın Özeti            : Yasal dayanaktan yoksun olan temyiz isteminin reddi gerektiği yolundadır.
Tetkik Hakimi Hüseyin Aydemir'in Düşüncesi : Davacı adına, sahte fatura kullandığından bahisle takdir komisyonu kararına dayanılarak dava konusu cezalı tarhiyat yapılmış ise de; mükelleflerin gerek sahte fatura kullanmaları gerekse defter ve belgelerini ibraz etmemeleri gibi durumlar, matrah takdirini gerektiren durumlar değil, katma değer vergisi indirim mekanizması içinde değerlendirilmesi icabeden ve katma değer vergisi indirimlerinin reddini gerektiren durumlardır. Bu gibi hallerde, mükelleflerin matrah takdiri için takdir komisyonlarına sevk edilmesi ve kendisine matrah, servet ve kıymet takdiri görevi verilmiş olan ve katma değer vergisi indirim reddi yetkisi bulunmayan takdir komisyonlarınca takdir edilen matrah üzerinden cezalı tarhiyat yapılması mümkün olmadığından davacı adına takdir komisyonu kararına istinaden yapılan dava konusu cezalı tarhiyatta hukuka uyarlık bulunmamaktadır. Bu nedenle, dava konusu cezalı tarhiyatı kaldıranvergi mahkemesi kararının bu gerekçe ile onanması gerektiği düşünülmektedir.

15 Mart 2016 Salı

Defter ve belgelerin vergi mahkemesine ibraz edilebileceği

Danıştay 9. Daire Başkanlığı         2015/5600 E.  ,  / K.
  •  

"İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
DOKUZUNCU DAİRE
Esas No : 2015/5600
Karar No : 2015/8646


Temyiz İsteminde Bulunan Taraflar: 1-
Gültepe Mah. Başer Sk. No:11/5 - İzmit/KOCAELİ

2- - İzmit/KOCAELİ

Vekili : Av. M.Sarper Öztürk - Aynı yerde.

İstemin Özeti : Davacı adına, 2011 yılına ilişkin yasal defter ve belgelerini incelemeye ibraz etmediğinden bahisle düzenlenen vergi inceleme raporuna dayanılarak 2011/Ocak-Aralık dönemleri için re'sen tarh edilen katma değer vergisi ile kesilen üç kat vergi ziyaı cezası ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun mükerrer 355/2. maddesi uyarınca kesilen özel usulsüzlük cezasının kaldırılması istemiyle açılan davayı, kısmen kabul eden, kısmen reddeden Kocaeli 1. Vergi Mahkemesi'nin 03/03/2015 tarih ve E:2014/895 K:2015/140 sayılı kararının, taraflarca dilekçelerde ileri sürülen sebeplerle karşılıklı olarak bozulması istenilmektedir.
Cevapların Özeti : Davacı tarafından cevap verilmemiştir. Davalı idarenin cevabı yasal dayanaktan yoksun olan temyiz isteminin reddi gerektiği yolundadır.
Tetkik Hakimi Tahsin Tosun'un Düşüncesi : Vergi Mahkemesi kararının, bir kat vergi ziyaı cezalı katma değer vergisine ilişkin hüküm fıkrasının bozulması, diğer hüküm fıkralarının ise onanması gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Dokuzuncu Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dava dosyasının tekemmül ettiği görüldüğünden yürütmenin durdurulması istemi hakkında karar verilmeyerek işin esasına geçildi.
Uyuşmazlıkta; davacı adına, 2011 yılına ilişkin defter ve belgelerini incelemeye ibraz etmediğinden bahisle düzenlenen vergi inceleme raporuna dayanılarak 2011/Ocak-Aralık dönemleri için re'sen tarh edilen katma değer vergisi ile kesilen üç kat vergi ziyaı cezası ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun mükerrer 355/2. maddesi uyarınca kesilen özel usulsüzlük cezasına karşı açılan davayı; vergi ziyaı cezasının bir katı aşan kısımları yönünden kabul eden, diğer kısımlar yönünden reddeden Vergi Mahkemesi kararının taraflarca bozulması istenilmektedir.
Vergi Mahkemesi kararının, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun mükerrer 355/2. maddesi uyarınca kesilen özel usulsüzlük cezasına ilişkin hüküm fıkrası ile verginin bir katını aşan vergi ziyaı cezasına ilişkin hüküm fıkrasının dayandığı hukuki sebepler ve gerekçesi Dairemizce de uygun görülmüş olup, taraflarca ileri sürülen iddialar temyize konu kararın bu hususlara ilişkin hüküm fıkrasının bozulmasını gerektirir nitelikte bulunmamıştır.

15 Şubat 2016 Pazartesi

Vergi suçlarında maddi gerçeğin araştırılması ve kuşkudan sanık yararlanır ilkeleri

19. Ceza Dairesi         2015/2797 E.  ,  2015/8510 K.
"İçtihat Metni"
Tebliğname No : 11 - 2012/125672
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 11. Asliye Ceza Mahkemesi
[Üsküdar (Kapatılan) 1. Asliye Ceza Mahkemesi]
TARİHİ  : 14/10/2011
NUMARASI        : 2009/867 (E) ve 2011/524 (K)
SUÇ       : 213 Sayılı Kanuna Aykırılık

Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihlerine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
I-Sanıklar M.. Y.., S.. G.., İ.. B.. ve Ş.. M.. hakkında 2004 takvim yılında 213 sayılı Kanuna aykırılık suçlarından verilen hükme yönelik katılan vekilinin temyizinin incelenmesinde;
Suçun 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 102/4, 104/2. maddeleri gereğince tabi olduğu yedi yıl altı aylık olağanüstü zamanaşımının inceleme tarihinde gerçekleştiği anlaşıldığından hükmün BOZULMASINA, tebliğnameye uygun olarak KAMU DAVASININ DÜŞMESİNE, oyçokluğuyla,
II-Sanıklar M.. Y.., S.. G.., İ.. B.. ve Ş.. M.. hakkında 2005 ve 2006 takvim yıllarında 213 sayılı Kanuna aykırılık suçlarından verilen hükümlere yönelik katılan vekilinin temyizinin incelemesinde;
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Türk Vergi Hukuku sisteminde “transfer fiatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı” ile sahte belge düzenleme veya kullanma fiillerine ilişkin temel ilkelerin irdelenmesi uyuşmazlığın çözümünde önem taşımaktadır. Bu bağlamda olmak üzere;
Türk Vergi Hukuku Sisteminde vergilendirme düzenini bozucu ve vergi kaçırma amacına yönelen her türlü suistimaller ile hakkın kötüye kullanılmasını önleme gayesine ilişkin olarak “özün biçime önceliği ilkesi” adıyla ifade edilebilecek “genel suistimali önleyici düzenleme” Vergi Usul Kanunu’nun (VUK) 3/B maddesinde yer almaktadır (A.., L..: Transfer Fiatlandırması ve Vergilendirme, Ankara 2011, s. 33-34) . “Vergi Usul Kanunlarının Uygulanması ve İspat” başlıklı maddede yer alan bu norma göre “vergilendirmede vergiye doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır”. VUK’nda kabul edilen bu norm, bir anlamda ceza muhakemesi hukukundaki “maddi gerçeğin araştırılması” ilkesinin vergi hukukuna uyarlanmasıdır. VUK’nda yer verilen bu kuralın bir gereği olarak, mükelleflerin ticari ilişki ve muamelelerine ait kayıtları tevsik eden faturaların, VUK’nın 230 ve 231. maddesinde öngörülen şekli şartları taşıması yanında gerçek durumu yansıtıp yansıtmadığının saptanması özel bir önem arzetmektedir. VUK’nın 359/b maddesinde (ve aynı şekilde 5728 sayılı Kanun değişikliği öncesi 359/b-1 maddesinde) gerçek bir muamele veya durum olmadığı halde bunlar varmış gibi düzenlenen belge “sahte belge” olarak kabul edilmiştir. Kanun koyucu “sahte” olarak nitelediği bu belgelerin asıl veya suretlerini tamamen ya da kısmen “sahte olarak düzenleme” veya “bu belgeleri kullanma” şeklindeki seçimlik hareketleri de suç olarak tanımlayarak cezai yaptırıma bağlamıştır. Suçun oluşması bakımından düzenlenen veya kullanılan belgenin vergisel işlemlerde kullanılacak bir belge olması gereklidir (E.., S...: Vergi Suçları, İstanbul 1988, s. 51).